“AİLE”NİN İFSADINA KARŞI “ISLAH” İÇİN BURADAYIZ!
Tarih: 31.03.2024 | Okunma Sayısı:
123
“Aile”nin İfsadına Karşı “Islah” İçin Buradayız!
Dünyanın farklı bölgelerinde savaşlar, doğal afetler, kıtlık, susuzluk, iklim değişikliği gibi sebeplerin etkisiyle, insanlık başta olmak üzere, tüm canlıların varlığının tehdit altında olduğu bir zamanda, üstelik ülkemiz kısa süre önce yaşadığı ve asrın felaketi olarak ifade edilen depremlerin yaralarını sarmaya çalışırken kamuoyunda LGBT+ olarak bilinen bireylerin keyfi talepleriyle ülke gündemini meşgul etmelerini doğru bulmuyoruz.
Elbette herkes, Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere sahiptir.
Anayasa’nın 5. Maddesi uyarınca Devletin temel amaç ve görevlerinden biri de “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak”tır.
Bununla birlikte Anayasamızın 12. Maddesi; temel hak ve özgürlüklerin; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini vurgulamaktadır.
Dolayısıyla temel hak ve ve özgürlüklerini kullandığını ifade eden bireylerin aileyi ve toplumu hiçe sayan bir tutum içinde olmaları anayasal bir koruma altında değildir.
Yine Anayasa 41. Maddeyle ailenin Türk toplumunun temeli olduğunu belirtmektedir. Anılan madde ayrıca Devlet, ailenin huzur ve refahı koruma noktasında vazifeler yüklemektedir.
Bu itibarla temel hak ve özgürlükler; hiçbir suretle, yine Anayasada Türk toplumunun temeli olarak kabul edilen aile kurumunu bozucu, yıkıcı, ortadan kaldırıcı faaliyetlere müsamaha gösterilmesinin önünü açacak şekilde yorumlanamaz.
Her toplumun ya da milletin kendilerine özgü ahlaki değerleri, önem dereceleri farklılaşabilen toplumsal kuralları vardır.
Türk Milleti için ahlaki bir çerçeve olarak aile, manevi anlamda yüksek değerlere sahip bir kavramdır. Bu sebeple aile kurumunun varlığını korumayı ve güçlendirmeyi; Devletimizin ötelenemez, ihmal edilemez bir görevi olarak görüyoruz.
Önemle ifade etmek isteriz ki: Herkesin kişisel tercihlerine saygı duyulmalıdır. Ancak bireylerin kendi ahlaki ölçütlerine göre belirledikleri ve genel kabul görmüş ahlak kurallarıyla çelişen kişisel tercihlerini, toplumun tümüne karşı bir dayatma unsuruna dönüştürmeleri kabul edilemez.
Ülkemizde sanki LGBT+ bireylerin tercihlerinden dolayı sürekli baskı altında tutulduğuna dair gerçeği yansıtmayan bir algı oluşturulmak istenmektedir. Bu bilinçli çabanın, insan hakları, hukuk, özgürlük gibi yüksek anlamlar taşıyan değerlerin arkasına gizlenen bir " LGBT zorbalığı"na dönüştürülerek, toplumun geri kalanının kendilerini suçlu hissetmesini hedeflediği kanaatindeyiz.
Böyle bir tutum ve yaklaşımın hukuki himaye görmeyeceği de herkesin malumudur.
RESİM GALERİSİ